yel değirmeni


eski bir ezgi bu. nereden geldi şimdi aklıma?

tutsana ayaklarımdan.

gitmek zorunda bıraktı beni,
daha dün söyleyemediklerim

yıprandı saksıdaki cümle çiçekler
ve pırıltısı gökyüzünün.

bak orada bir yel değirmeni. sanki...
gel beraber duralım karşısında.
biliyorum, umurunda değil bütün bunlar.

bekle biraz, çok acıktım.
şurada bir simit, denk gelirse bir de çay.
çok da bekletemem trenleri,
rayları küserler bana.

gömleklerimle ayakkabılarımı ayrı yerlere koy,
kalbimin hizasına hiç gelmez benim ayaklarım.
gitmek istediği yerlere gidemez.

neyse. çıkalım hadi;
çok,
çok geç oldu.