Yıllar zincir olup eklenir bir birine, paslanır giderek halkalar. Dün durakta gördüğün bugün yoktur, yarın yanında olmayacak olanlar, çoğunlukla bugün... giderek tanıdığın,tanıttığın,tanıştığın insan sayısının çoğaldığını görürsün sonra, `içinde bir uzun yalnızlık`. ellerinde kalemler, rehberleri, fihristleri doldurup taşırırken, giderek kapının daha az açıldığını, telefonunsa samimiyetsiz çaldığını görürsün.
Belki `26` yaşındasındır, belki de `49`; acının dipte bıraktığı is kokusu duvarlarına değememiştir bile/üstelik/henüz. Durur durur şairlere niye ulan! diye söylenirsin.

Öfken bedeninden bir çıksa ne sunturludur küfrü gölgesinde şimdi...
Kaç kişiyle yola çıkmış, kaç kişiyi yollamışsındır, lakin ağzında bir buruk tad bırakır her dem bulutlar. Yağmuru da seversin de, ıslanmasam dersin. Gölgene tüküreyim, korkak gölgene...
fihristlerinde adlarını unuttuklarına/unutturanlara/unutanlara/yazılmayanlara/yazanlara... her neyse...
Gayrı Her doğum gününde oturur baş köşeye içersin. İçersin ya..!
Afiyet Olsun.