si bemol


bu yazının hiçbir amacı yoktur,
masamın üzerinde ve çok yakınımda duran bir kalemin,
bu kağıt parçasına dokunma çabası dışında

günlerden rüzgar ya da bulut olmalı bugün,
aylardan si bemol.

Üst üste duran kitap yığınından aklımda kalan tek kelime "ses".
bir sokak ismi olmalı bu.
bulvara çıkan bir cadde;
evlerinin arasındaki asılı ipte çamaşırları olan,
sütyen çoğunlukla, biraz da yoksulluk.
ucuz edebiyat olsa gerek bu,
beyaz çarşaf kıvamındaki...
ki kıvam kelimesi burada,
tamamen ahenk kaygısından.

takılıp kaldım yine kelimelere, belirteçlere
yok mu şöyle, tüm sayfaları içeren tek bir kelime?
uzun diyaloglardan bizi kurtaracak bir "durum zarfı, sıfatı, ilgeç'i, bağlaç'ı, çözgeç'i.." yok mu ?
"selam" gibi bir söz olsa misal,
iki kişi olmadık bir yerde karşılaştığında, başlarını eğerek bu kelimeyi söylese,
öyle bir aydınlanma gerçekleşse ki;
tüm diyalogların üzerinde bir anlaşmaya varılsa.
bir nevi huzur bulma,
ruhun alkışı,
imge zenginliği vuku bulsa.
çözülmese de olur, sıkıntı değil;
Birileri Huzur Bulsa..!

düğüm ve veda


mavi perdelerin ardında gör(düğüm) düş,
ufak tefek tutunma çabaları,
ve yorgun gülümsemelerin gölgesinde gözlerime düşmeyen gözlerin.

"İstanbul için veda vakti..."