için


bi adam vardı uzak bi bahçede.
kalbi paramparçaydı, bilemezsin.
gülümsedi hep.
en delikanlı halayları çekti.
güzel şarkılar söyledi.
en mahrem yerlerinden öptü sevdiğini.
sözler verdi, sözlerini tuttu.
çok ağladı, göstermeyeyim kimseye dediyse de
bi gören oldu elbet.
bi adam vardı uzak bi sokakta.
kalbi paramparçaydı bilemezsin.
oturdu bi köşebaşında
oturdu bi durağa sırtını emanet edip.
konuşmadı pek.
konuştu çok
hayal etti. (yaşayacak kadar)
sustu (unutacak kadar)
efkarından ölecekti sanki.
bakmadı kimsenin gözlerine
bilinsin istemezdi ya, bilen bilirdi elbet
kalbi paramparçaydı, bilemezsin.
bi adam vardı uzak bi köşebaşında,
kalbi paramparçaydı bilemezsin.
çok aldandı.
yazdı duvarlara bütün.
elindeki son kalan mürekkebi cebine boşaltıp da yazdı.
umutla mavilendi cepleri.
bacakları sevince kesti bütün.
konuştu bi acele - telaşla
bi iyilik olsun diye ıslık çaldı.
parmaklarını şıklattı.
yakıştırdı bunu ellerine
kalbi paramparçaydı bilemezsin.
gitti köşebaşında oturdu.
başına bi şapka geçirdi.
utandı yüzünden.
yüzüne değen tüm ışıklardan utandı.
utanmadı gözlerinden
hep duyduğu keman sesinden utanmadı.
sakallarındaki beyazları sıvazladı..
saçlarında kırlar, yağmur suları.
alnında tüm bu suyun biriktiği çukurlar.
göz torbaları.
çenesinde gizlenen küçük kambur.
alelade bi adam, oturdu kaldırım taşının boyası eski yüzüne
yol kadar uzadı bakışları
gözleri uzadı,
kaşları..
bi seslenen olsaydı ya...
baktı, teller eğildi, büküldü gözlerinde
iç çekti, sustu.
konuşmaya iki vardı halbuki.
sustu.
bi seslenen olsaydı ya...
kalbi paramparçaydı bilemezsin.
gitti oturdu,
yüreğine,
içine oturdu.
için için
oturdu.
kalbi...
bilemezsin..
için